Tate Modern’de Yoko Ono retrospektifi
“Yoko Ono: Music of the Mind” sergisi bugün Londra’da Tate Modern müzesinde açılıyor.
Sergiyi ön izleme gününde gezme şansım oldu.
İngilizlerin ve müzikseverlerin Yoko Ono’yla çelişkili bir ilişkisi var.
Bir yandan yaptıklarına saygı duyuyorlar, bir yandan da hala onu Beatles’ı ayıran kadın olarak görüyorlar.
Yine de bu sergiye açılmadan bile olağanüstü ilgi olmasından görüyorum, Yoko Ono’nun sanatçı kimliği ayrı tutuluyor, Beatles’da yaşananlardan.
Ve işte aslında bu sergi de 90 yaşındaki Yoko Ono’nun şimdiye kadar yapılmış en geniş çaplı kişisel sergisi, retrospektifi ve tam da bunun altını çiziyor.
Tabii bu serginin İngiltere’de olması da ayrıca anlamlı.
İçeri girdiğinizde bir telefon kaydıyla karşılanıyorsunuz.
“Merhaba, ben Yoko” diyor, bu kayıt aslında Yoko Ono’nun 1971 tarihli “Fly” albümündeki son parça ve bu sergide duyduğunuz ilk şarkı da bu.
Serginin büyük bir bölümü izleyicilerin etkileşim kurabileceği eserlerden oluşuyor.Üzerine basılacak tablolar, mahvedilecek duvarlar, yazılacak mesajlar, tırmanılacak merdivenler var önünüzde.Ama bunların arasında “Ono’s Instructions for Paintings [1961-2]” daha etkileyici geliyor.Özellikle de büyük boş bir tuvaldeki delikten bir yabancıyla el sıkışmaktan ya da “Annem Güzeldir” adlı eserde anneniz hakkında bir şeyler yazıp fotoğrafını boş tuvallerden birine yapıştırmaktan…Yoko Ono 90 yaşında olmasına rağmen ve eserlerinin çoğu 1950’ler ve 1960’larda yazdığı fikirler ve notlara dayalı olsa da aslında günümüzü çok önceden çözmüş.İzleyicilerin artık sadece izleyici kalmak istemediğini, kendilerinin de katılabileceği, kendilerini dahil hissettikleri sanat anlayışını çok önceden kabul etmiş ve izleyicileri bu yönde yönlendirmiş.İşte sırf bu yüzden bile Yoko Ono’nun John Lennon’dan bağımsız bir sanatçı kimliği de var.Tate Modern’deki sergi, 1 Eylül’e kadar devam edecek.
‘Maalesef ağaçlar öldü’
New York’ta bir sergi vardı yazın, Yoko Ono’nun enstalasyonunun yer aldığı galerinin girişi beyaz levhalarla kapalıydı.
Enstalasyona eşlik eden cıvıl cıvıl kuş sesleri de yoktu.
Görevliye sorunca aldığınız cevap şuydu: “Maalesef ağaçlar öldü.”
Yoko Ono, John Lennon ile birlikte popüler kültür figürü olmasının yanı sıra çevre aktivisti kimliğiyle de biliniyor.
New York’taki Faurschou Foundation’ın sergilediği enstalasyon da aslında İstanbullu sanatseverlerin yakından bildiği bir eser.
Yoko Ono’nun İstanbul Modern koleksiyonuna da bağışladığı eser İstanbul Modern’in 5. yılında sergilenmişti ilk kez İstanbul’da.
“Ex It” adlı eser tahta tabutlardan fışkıran yeşil ağaçlardan oluşuyor.
New York’taki sergide ağaçlardan dördü ölünce serginin bu bölümünü sergi sona ermeden kapatma kararı aldılar.
Farklı alanlarda yalın ve vurucu işler gerçekleştiren Yoko Ono’nun bu işinde, son derece kaba bir işçilik ve malzemeyle yapılmış 50 adet tabutun kapaklarında bulunan pencerelerden dışarıya uzanan zeytin fidanları görülüyordu. Enstalasyona, kaynağı belirsiz kuş sesleri eşlik ediyordu. Sanatçıya göre “Ex It”, ‘bir süreklilik olarak yaşamın ta kendisi, ölüm ise yaşamın kendisini var eden, yaşatan ve olgunlaştıran.
Yoko Ono birçok farklı türde çalışmış olsa da eserlerinin bazı ortak özellikleri var: Sadelik ve güçlülük.
Bu, “Ex It”de de belirgin.
Büyük ölçekli eserin bu kadar yıl dünyanın birçok yerinde sorunsuz sergilenmesine rağmen iklim krizinin zirve yaptığı, kuraklığın baş gösterdiği bir dönemde ağaçların ölmesi yüzünden sergilenememesi tam da içinde bulunduğumuz zamanın özeti aslında.