Batı’nın kabusu olan BRICS’e katılan ülke sayısı 10 oldu: 30 ülke sırada gözler Türkiye’de
Batı’nın küresel finans sistemi üzerindeki hakimiyetine meydan okumayı amaçlayan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS hızla genişliyor.
Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Etiyopya’nın BRICS üyelikleri resmen yürürlüğe girdi.
Son katılımlarla birlikte BRICS, dünya nüfusunun yüzde 46’sını, dünya ekonomisinin yüzde 31’ini dünyanın en büyük 10 petrol üreticisinden 6’sını, dünyanın en büyük doğal rezervine sahip 10 ülkenin 5’ini, dünya petrol üretiminin yüzde 43’ünü, küresel yabancı yatırımların yüzde 22’sini ve küresel ihracatın yüzde 25’ini temsil eden bir blok oldu.
Gelecek yıllarda ekonomik ağırlığın, esas olarak Çin ve Hindistan’ın büyümesi nedeniyle BRICS ülkeleri lehine değişmeye devam edeceği öngörülüyor. IMF tahminlerine göre Hindistan, gelecek 10 yılda Almanya ve Japonya’yı geçerek dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olacak.
BRICS’in Küresel Güney’in çıkarlarını dünya gündemine daha iyi taşıyabilecek, gelişmekte olan ülkelerden oluşan daha güçlü bir koalisyon oluşturmaya çalıştığı belirtiliyor. Johannesburg’daki zirve öncesi 30 ülke BRICS’e katılmakla ilgilendiğini açıklarken, 23 ülke resmi olarak katılım başvurusunda bulundu. BRICS’e katılmak isteyen bazı ülkeler ise Bahreyn, Bangladeş, Beyaz Rusya, Cezayir, Endonezya, Fas, Honduras, Kuveyt, Küba, Meksika, Nijerya, Suriye, Tacikistan, Tayland, Tunus, Venezüella, Vietnam ve Yunanistan olarak öne çıkıyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin, Rusya’nın BRICS’te 2024 dönem başkanlığını devralması üzerine yazılı açıklama yaptı. BRICS’in benzer politikalara sahip devletlerin dikkatini çektiğini dile getiren Putin, “15. BRICS Zirvesi’nde onaylanan karara göre BRICS artık 10 ülkeden oluşuyor. Mısır, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Etiyopya BRICS’e yeni tam üyeler olarak katıldı. Bu, birliğin artan otoritesinin ve dünya meselelerindeki rolünün güçlü bir göstergesidir.” değerlendirmesini yaptı.
BRICS’e katılmak isteyen yeni ülkelere ilişkin de değerlendirmeler yapılacağını vurgulayan Putin, “BRICS’in çok boyutlu gündemine şu veya bu şekilde katılmak isteyen yaklaşık 30 ülkenin ne derece hazır olduğunu değerlendireceğiz.” açıklamasını yaptı.
Putin, üye ülkelerin uluslararası ve bölgesel güvenliğe yönelik zorluklar için ortaklaşa etkili yanıtlar bulmasına özel önem vereceklerine değinerek, şunları belirtti: “BRICS Ekonomik Ortaklık Stratejisi 2025 ve Yenilikçi İşbirliği Eylem Planı 2021-2024’ün uygulanmasına, enerji ve gıda güvenliğinin sağlanmasına, BRICS’in uluslararası para ve finansal sistemdeki rolünün güçlendirilmesine, bankalar arası işbirliğinin geliştirilmesine ve karşılıklı ticarette ulusal para birimlerinin kullanılmasına katkıda bulunacağız.”
Nüfusu 85 milyonu aşan, NATO üyesi Türkiye ise Doğu ile Batı arasındaki güç mücadelesinde özel bir yere; “jeopolitik konumu sebebiyle de hem dünya siyasetinde hem de küresel ticarette vazgeçilmesi zor bir pozisyona sahip. BRICS için Türkiye resmi bir başvuru yapmasa da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından davet edildi. Türkiye’nin de BRICS’e sıcak baktığı biliniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Johannesburg’da katıldığı BRICS Zirvesi’nde kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtlarken; Türkiye’nin BRİCS’e dahil edilmesi gerektiğini söylemişti.
Türkiye gibi “Dünya 5’ten büyüktür” tezini ortaya koyan ve ülkeler arası ticarette milli para birimlerinin kullanılmasını savunan bir ülkenin BRICS ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmesinin kaçınılmaz olduğunun altını çizen uzmanlar ise, “2030’da BRICS ülkelerinin ekonomik gücünün Batılı ülkelerin toplam ekonomik gücünü geçeceği tezini göz önüne alırsak, yükselen bir güç olarak Türkiye de bu sürece katılarak ekonomik çeşitliliğini artırma imkanı ve küresel güç olma yönünde büyük bir kazanım elde edebilir.” diyor.
Küresel piyasalarda BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) kısaltmasının mucidi olarak bilinen İngiliz ekonomist Jim O’Neill, Türkiye’nin genişleyen BRICS’in parçası olabilecek bir ekonomi olduğunu belirtti. Bu kez Türkiye’nin genişlemek isteyen BRICS içerisinde yer alabileceğini belirten O’Neill, “Türkiye birçok yönden genişlemiş bir BRICS grubunun parçası olacak bir ülkedir. Özellikle son 20 yıla bakılacak olursa. Türkiye, ABD merkezli sistemin ve yeni dünya düzeninin komplikasyonlarıyla mücadele etti.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin alternatif oluşumları ve iş birliği fırsatlarını değerlendirdiğine işaret eden İngiliz ekonomist O’Neill, “Türkiye’nin bunu birçok yönden eşsiz coğrafyası nedeniyle yapması gerekiyor. Aynı zamanda, belki de modern Türk (devletinin) yöneticileri batı sisteminin faydalarını görebileceklerini düşündükleri gibi, farklı bir sistemin de faydaları olabileceğini düşünüyor olabilirler.” değerlendirmesinde bulundu.
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS, Batı’nın küresel finans sistemi üzerindeki hakimiyetine meydan okumayı amaçlıyor.
Bunlar o dönemde, yüzölçümü olarak büyük, orta gelir düzeyinde olan ama hızlı büyüyen ekonomilerdi. O’Neill bu ülkelerin 2050’ye kadar dünyanın en büyük ekonomileri arasında olacağını öngördü.
2006 yılında dört ülke bir araya gelmeye karar verdi ve BRIC’i oluşturdu. 2010 yılında Güney Afrika’nın katılımıyla BRICS halini aldı.
Yükselen piyasa ülkelerinden oluşan gayrıresmi bir blok olarak 2000’li yılların başında kurulan, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nden oluşan BRICS, aradan geçen 20 yılda Batılı ülkelerin hakimiyetinde şekillenen dünya düzenine meydan okuyacak çok sesli bir güç haline geldi. Kuruluş yıllarından itibaren farklı büyüme politikaları deneyen BRICS’in genişlemesine yönelik ilk girişim Çin’in daveti üzerine Güney Afrika Cumhuriyeti’nin katılımıyla gerçekleşti. Eşitlikçi etkileşimler ve ortak çıkarlar doğrultusunda çok taraflılığı canlandırmayı hedefleyen BRICS, düzenli aralıklarla düzenlenen zirveler ve bunların medyada daha fazla yer alması sayesinde küresel sistemdeki görünürlüğünü artırdı. Söz konusu bu görünürlük kendi bölgelerinde nüfuz ve etki sahibi olan ülkelerin jeoekonomik çıkarları ve jeopolitik kaygıları kapsamında BRICS’e olan küresel ilgisini de artırdı.
“Karşılıklı hızlandırılmış büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve kapsayıcı çok taraflılık için ortaklık” teması altında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin dönem başkanlığında gerçekleştirilen 15. BRICS Zirvesi’nde yayınlanan 2. Johannesburg Deklarasyonu’nda İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Etiyopya, Mısır ve Arjantin’in 1 Ocak 2024’ten itibaren bloka üye olarak katılacaklarının açıklanmasıyla genişleme noktasında ilerleme kaydedildi. Genişlemeyle birlikte BRICS’in gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) küresel GSYH’nin yüzde 36’sını ve dünya nüfusunun yüzde 47’sini oluşturuyor.
Afrika kıtasının doğal ve beşeri kaynakları; geniş ve henüz kullanılmamış tarım sektörü; yatırım, teknoloji ve bilgi transferi fırsatlarına duyduğu iştah ve Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınma beklentileri BRICS-Afrika arasındaki işbirliği ilişkilerinin motivasyonunu oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasıyla yakından bağlantılı olan BRICS’in küresel sistemdeki artan etki ve nüfuzu, kazan-kazan ortaklığının kıtanın kalkınmasını teşvik edebileceği umudunu artırdı.
Afrika kıtasının küresel jeopolitikteki yükselişi karşısında BRICS üyesi ülkeler, kıtadaki nüfuzlarını pekiştirme yönünde stratejiler geliştirecektir. Bu stratejilerin ana hedefi, kıta ülkelerinin ihtiyaç duydukları kalkınma finansmanları için kaynak bulma çabası olacaktır. Bu kapsamda Afrika ülkeleri, BRICS üyesi gelişmekte olan ülkelerle ticari ilişkilerini geliştirebilir ve kalkınmaları için ihtiyaç duydukları yatırım kaynaklarını ülkelerine çekebilirler. Bu sayede potansiyellerinin tamamını ortaya çıkarabilir ve küresel ekonominin geleceğinin daha adil ve dengeli bir şekilde şekillendirilmesine katkıda bulunabilirler.
BRICS ülkeleri, yatırımların finansmanında küresel rollerini artırmak, Güney-Güney ortaklıklarını teşvik etmek ve Afrika kıtasının uzun vadeli altyapı gelişimine katkı sağlamak amacıyla 2017 yılında Johannesburg’da BRICS liderliğinde Yeni Kalkınma Bankası (NDB) Afrika Bölgesel Merkezi’ni açtı. Afrika’daki ilk bölge ofisini kuran bankanın operasyonel stratejisi Afrika’nın uluslararası paydaş statüsünü vurgulamak ve kıtaya yerleşik uluslararası finans kurumlarından farklı davranacağı yönünde işaretler vermek oldu. Nitekim Afrika’nın BRICS aracılığıyla elde ettiği en somut kazanımlar mali alanda oldu. Güney Afrika Cumhuriyeti, Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında bankadan 1 milyar dolar borç aldı.
Altyapı ve finansman desteğinin yanı sıra iklim krizinin etkilerine karşı en savunmasız konumda olan Afrika kıtası, BRICS içindeki çok sesliliği, gıda güvenliği gibi aciliyet gerektiren sorunların çözümü noktasında bir müzakere aracı olarak kullanabilir.
BRICS ülkelerini ortak bir diyalog platformunda bir araya getiren ana düşünce kolektif bir yaklaşım ve karşılıklı saygıyla adil ve eşitlikçi bir dünya düzeninin inşa edilmesine yönelik artan ilgi oldu. BRICS, aynı zamanda ticaret, yatırım ve teknoloji transferinde Afrika’nın kalkınma ve entegrasyonunu artırmaya yardımcı olabilecek yeni fırsatlar sunduğu için de Afrika ülkelerini cezbediyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin 2010 yılında BRICS’e üye olmasıyla ilk kez bir Afrika ülkesi Afrika dışı ülkelerin ait olmaya çalıştığı küresel güç seçkinlerinin bir parçası oldu. Bu üyelik, kıtanın küresel ilişkilerdeki rolünün sağlamlaştırılmasına yardımcı oldu. Üyeliği aracılığıyla eşit ve karşılıklı saygıya dayalı Güney-Güney işbirliğine dair anlatıyı güçlendiren Güney Afrika, BRICS’in genişlemesini ve Afrika ülkeleriyle ortaklık kurmasını destekliyor. Güney Afrika’ya göre, BRICS ve Afrika ülkeleri arasındaki bağlantının güçlendirilmesi kıtanın artan ticaret, yatırım ve altyapı geliştirme fırsatlarını ortaya çıkaracaktır.
Afrika Birliği (AfB) merkezine ev sahipliği yapmasının yanı sıra Afrika’nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Etiyopya, BRICS üyesi Çin ve Hindistan’la güçlü ticari ve ekonomik ilişkilere sahip. Ekonomisini geliştirmek ve ülkesinin küresel sahnedeki ağırlığını artırmak için üyelik başvurusunda bulunan Etiyopya, BRICS aracılığıyla etkileşim ve koordinasyon fırsatlarını artırabilir. Etiyopya, aynı zamanda Tigray İç Savaşı dolayısıyla zayıflayan uluslararası imajını da düzeltme şansı elde edebilir.
Gerek BRICS’in Afrika’nın küresel jeopolitiğinde artan ağırlığı dolayısıyla kıtaya açılma konusundaki iştahı gerekse Mısır’ın 2022’de yaşadığı ekonomik durgunluk dolayısıyla finansman ve borçlanma kaynaklarının çeşitlendirilmesine duyduğu istek, Mısır’ın BRICS üyeliğine kabulüne giden kapıyı araladı. Yabancı yatırımlar aracılığıyla ekonomik büyüme sağlamayı hedefleyen Mısır, BRICS üyeliğini ekonomik istikrar açısından önemli kazanım olarak görüyor. BRICS üyeleriyle siyasi ekonomik ilişkilerini geliştirerek ortak proje ve yatırımlarını artırmayı hedefleyen Mısır, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasına olan bağımlılığını azaltmak istiyor.