Mücadelenin önünde ‘engel’ kalmasın
Ceyda Ulukaya – Türkiye’de Ulusal Engelli Veri Sistemi’ne kayıtlı 2.5 milyonu aşkın nüfusun yaklaşık yarısını engelli kadınlar oluşturuyor ve engelli kadınlar da yaygın şekilde şiddete maruz kalıyorlar. Dünya genelinde araştırmalar, engelli kadınların engelli olmayan kadınlara kıyasla ev içi şiddet, duygusal istismar ve cinsel saldırıya maruz kalma ihtimalinin daha yüksek olduğuna işaret ediyor. Engelli kadınlar gördükleri şiddet karşısında kendilerini daha yalnız hissedebiliyor, istismarı bildiremeyeceklerini düşünebiliyor veya bakımları için istismarcıya bağımlı olabiliyor. Buna rağmen engelli pek çok kadının maruz kaldığı şiddet görünür değil. Kadına yönelik şiddetle mücadele amaçlı destek ve başvuru mekanizmalarında ise farklı engel gruplarını kapsayıcılık konusunda eksikler söz konusu. Engelli Kadın Derneği ve Avukat Özlem Kara’ya, engelli kadınların şiddetle mücadelede yaşadığı zorlukları ve en temel ihtiyaçları sorduk.
Fiziksel erişebilirlik
“Kadınlara yalnızca kadın olmaları nedeniyle yönelen şiddet, engelli ve kadın kimliklerinin kesişimsel bir varlık alanı olarak engelli kadınlar üzerinde farklı yansımalarıyla yaşanıyor. Bu nedenle, kadına yönelik şiddetle mücadelede, farklı ihtiyaç ve deneyimlerin dışarıda bırakılmaması, yürütülen mücadelenin etkili sonuçlar ortaya çıkarması yönüyle önemli. Kesişimsel bir kimlik olarak engelli kadınların özellikle şiddetle mücadelenin temel kaynakları olan bilgilendirici araçlara erişimlerinde yaşanan zorluklar, engelli kadınların şiddetten korunma ya da şiddet sürecinde mücadele mekanizmalarına erişimlerini de güçleştiriyor. Gerek toplumsal cinsiyet ve gerekse de engelliliğe yönelik önyargılar engelli kadına yönelik özellikle psikolojik, fiziksel ya da cinsel şiddetin görünürlüğünün önüne geçiyor.”
“Şiddetle mücadele mekanizmalarının önemli basamaklarından olan şiddet izleme ve önleme merkezlerinin (ŞÖNİM) özellikle fiziksel erişilebilirlikleri yanında, bu merkezlerde görev yapan meslek profesyonellerinin de engelli kadınlara yönelik farkındalıklarının olması şiddete maruz kalan engelli kadınların şiddetten uzaklaşabilmeleri için zorunlu. Ayrıca, adalete erişim mekanizmalarında yaşanan çeşitli sorunlar; örneğin sağır kadınlar yönünden, nitelikli işaret dili tercümanlarının olmaması gibi önemli ve telafisi olanaklı olmayan sorunlara yol açabiliyor.”
Kapsayıcı ihbar hatları
“Şiddetle mücadele süreçlerinde, bilgilendirici araçların bütün engel gruplarını kapsar şekilde üretilerek, yaygınlaştırılması gerekiyor. Acil ihbar hatlarının da farklı engelli gruplarının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde planlanmasına ihtiyaç var. Son yıllarda 183, 112 gibi destek hatlarının çeşitli engelli gruplarının ihtiyaçlarına uygun olarak, örneğin sağır kadınlar yönünden görüntülü görüşme olanağı sağladığını, Yine KADES uygulamasının da akıllı telefon kullanabilen görme engelli kadınlar yönünden de erişilebilir olduğunu biliyoruz. Ancak, özellikle ifade güçlüğü yaşayan kadınlar yönünden de alternatifler yaratılmasına ihtiyaç var.”
Ekonomik destek önemli
“Şiddetle mücadele mekanizmalarının engelli kadınlar yönünden, etkili sonuçlar doğurabilmesi ancak farklı ihtiyaçları dışarıda bırakmayan bütüncül politikaların uygulanması ile olanaklıdır. Bu nedenle, doğrudan katılım mekanizmalarını hayata geçirerek, engelli kadınların sürece dahil edilmeleri ve onlardan gelen istemler doğrultusunda mekanizmaların planlanmasına ihtiyaç var. Engelli kadınların şiddet ortamından uzaklaştırılabilmeleri için gerekli tedbirlerin alınması yanında, engelli kadınların bağımsız yaşamlarının desteklenmesi; bu amaçla, ekonomik destek sağlanması, istihdam olanakları yaratılması da önemli.”
Güçlü Sivil Alan projesi
Engelli Kadın Derneği, Avrupa Birliği finansal desteğiyle uygulanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Güçlü Sivil Alan projesi kapsamında BM Kadın Birimi Türkiye Ofisi desteğiyle başlattığı çalışma kapsamında, engelli kadınların şiddete maruz kalıp kalmadıkları, şiddetin ne şekilde gerçekleştiği, bu süreçte şikâyetçi olup olmadıkları ve şikâyetçi olmadılarsa nedenleri gibi sorulara cevap aradığı bir araştırma yürütüyor.
Detaylı bilgi için: https://www.enkad.org/
‘Çoklu ayrımcılık türlerini birlikte ele almalıyız’
Asya Varbanova (UN Women Türkiye Ülke Direktörü): “Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Gündemi’ne yaklaşırken toplumsal cinsiyet eşitliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Ancak geriye doğru gidiyoruz. UN Women’ın toplumsal cinsiyet eşitliğini ve tüm kadın ve kız çocuklarının güçlenmesini sağlama misyonu doğrultusunda, Türkiye’de engelli kadın ve kız çocuklarının güçlenmesi için çalışıyor, onları temsil eden kuruluşların çalışmalarını destekliyoruz. Engelli kadın ve kız çocuklarının karşılaştığı çoklu ve birbiriyle kesişen ayrımcılık biçimlerini birlikte ele almalı ve sosyal, siyasi ve ekonomik hayatın her alanına tam ve etkin katılımlarının önündeki engelleri ortadan kaldırmalıyız. Ancak o zaman Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın vaatlerini yerine getirebiliriz!”
Engelli Kadın Derneği şiddeti araştırıyor
Engelli Kadın Derneği, engelli kadınların ve kız çocuklarının toplumda karşılaştığı ayrımcılığa ve hak ihlallerine dikkat çekmek, engelli kadınların ve kız çocuklarının topluma tam ve eşit katılımı için savunuculuk yapmak ve engelli kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesini sağlamak üzere 2011 yılından bu yana çalışmalar yürütüyor. Dernek, engelli kadına yönelik şiddet konusunda Türkiye’deki ilk araştırmayı da yürüten kuruluş. Engelli Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İdil Seda Ak, 2013-2014 yıllarını kapsayan çalışmada tespit edilen sorunların bugün de devam ettiğini anlatıyor:
“Engelli kadınlar şiddete uğradıklarında ihbar hatlarına kolaylıkla ulaşamıyor, çünkü ihbar hatları özellikle işitme engelli ve zihinsel engelli kadınlar için erişilebilir değil, konum belirleme özellikleri yok ya da çok sınırlı. Şiddet önleme ve izleme merkezlerinde çalışan uzmanlar engelli kadınlar konusunda deneyimli değil, işaret dili bilen personeller bu merkezlerde görev almıyor ve en trajik olanı ise engelli kadınlar Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sığınaklarına değil, rehabilitasyon merkezlerine yerleştiriliyor. Bu da oldukça riskli, çünkü sığınaklar gizli yerler, ancak rehabilitasyon merkezleri halka açık. Ayrıca, şiddete uğramış kadınların rehabilitasyon merkezlerinde yeniden şiddete uğraması da çok büyük olasılık.”
“Adli vakalara baktığımızda ise özellikle medyaya yansımış haberlerde zihinsel engelli kadınların cinsel taciz ve istismara diğer engel gruplarına oranla daha sık uğradıklarını görüyoruz. Burada üçüncü kişilerin bildirimleri çok önemli. Bu konuda hem engelli kadının kendisine hem de çevresindeki kişilere farkındalık arttırma çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca engelli kadınları şiddet ortamından uzaklaştırılmasına yönelik mekanizmeler yaygın ve erişilebilir olmalı, kamu kuruluşları arasında koordinasyon sağlanmalı, kadın örgütlerinin gündemine de engelli kadına yönelik şiddet girmeli.”